26 Şubat 2006

acı'yan can

kapı ardında sensizliğin sessizliği, aklımdan geçen ve gözümün önünde canlanan bir kaç saat öncesine ait keyifli zaman dilimi. cebimden düşen özlemler baktığım yerlere saçılırken ben yağmur’a eşlik ediyorum, tane tane akan gözyaşlarımla. aklımızdan geçen korkularımız dilimizden dökülünce hüzün ele geçirdi zamanlarımızı. biraz sonra ayrılacak eller vardı, göz göze her gelişimizde buluşan ellerimiz ve motor ürküttü ruhumu, araç hareket edince götürdü her şeyimi, sen zaten her şeydin, bende. belki sıradan bir yolcuydun herkes için, gözünde akmakta zorlanan gözyaşların kondu gözyaşımın üstüne ve ben. ne istediğimi bilememiş gibi, dünyaya yeni gelmiş kocaman bir bebek gibi, etrafımdaki her şeyin anlamsızlığında kayboldum, kayboluşlarımız vardı aynı zaman diliminde, buluştuğumuz düşünceler vardı biz’e dair; bir başka zaman-mekan paradoksunda. kapıyı kapayıp ardımı döndüğümde ben, sen ve biz’ait bir üçlemenin tadına bakacaktım, elimde sigara, fonda sensizlik imkansız.

insan dilesin ve eğer gerçekten güzel olacak ise mutlaka güzellik yolu açılır.

Hiç yorum yok:

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...