“zaman” gelir; bütün isteklerin kırılır, hiçbir şey zevk vermez olur. aklında hep bir şeyler vardır ve zaten bir o kadar da hiçbir şey yoktur. aslında bir şeylerdir sebepleri, ama işte o bir şeyler o kadar küçüktürler ve o kadar da çokturlar ki, etrafta umutsuz bir aptal gibi dolanırsın. hey sen! umutsuz vakâ. kendini ezersin, ezer geçersin. delip gidersin ve hırpalarsın. boş boş bakarsın. baktıkça boş’lanır görüntüler ve silinir boşluktan. düşer maske, maskeler. o boşlukta seyrederken gözlerin, ayna çıkar karşına ve “sen ayak uyduramamışsındır”ı gösterir, sana… ve böyle sürüp gider, maske’ler giyilene kadar. sonra görüşürüz denir ve zaten bir gün gelir yine uğranır o “zaman”a… ve şimdi ben orada, maskemi arıyorum…
2 yorum:
Sanırım o noktaya eriştim
Vazgeçmenin ya da devam etmenin
Aynı çıkmaz sokak olduğu
Aynı eski şarkı olduğu benim için
Sanırım o noktaya eriştim
Söylemek zorunda olduğunuz herşeyin
Ve daha fazlası için olan umutlarımın
Sadece zaman geçirten oyunlar olduğu
Sanırım o noktaya eriştim
Her kanlı karanlık denize
Ve ruhsal kara geceye dair
Yazdığınız her sözcüğün
Ve beni düşlediğiniz her düşün
Ve günahtan uzak her kusursuz kişinin
Ve ateş saçan gözlerin
Ve alevler içindeki kalplerin
Hep aynı eski şarkı olduğu
("end"ten..)
zaman'a uğranır ve yine sonuç aynıdır;
"Vazgeçmenin ya da devam etmenin
Aynı çıkmaz sokak olduğu"
Yorum Gönder