6 Ağustos 2005

kansız cografyam

Gözyaşlarıma ait hikâyelerin içinden çıkagelen, bir sevgi destanı yatıyor, ak düşen saçlarımda. Sen ölüme kokuyordun, ölmek için emrinde bir sürü nedenin vardı ve öldürmeye gidiyordun.

Kızıllık serilirken ellerimin arasından yeryüzüne, yeryüzü kızıllığın ışıltısını alıkoyuyordu gözlerime. Ölüm kırmızı olmazdı bu coğrafyalarda, ölüm tek başına gelmeliydi kana çalmadan rengini. “Sen”lerden bir ölüm değil, bir zulüm değiyordu kanıma. Akamıyordu. Olmazdı bu coğrafyalarda…

Sen, zulmüne sadık kal.
Rengini kırmızıya çal.
Ve giderken ölümlerine,
Hikâyelerini de yanına al.

Hiç yorum yok:

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...