27 Kasım 2005

kimi sıra-lar

işte o zaman;

elektrik olmaz
şehirde
bulurum seni

canım ayazda kalmış bu sıralar,
ben
ışıksız,
şehir sensiz
ve
sen şehrim.
bu
sıralar,
adımızı kazıdım
sıralara...
ve
işte
sen
benim
ve
işte
ben
senim

işte öyle bir şey

düşlerime sığdırdım
tıkabasa
ve zaten sen dolusun
aklımda
eğer dolu olan yer
aklımsa

senin olmaman değil
yanımda seni bulduğum an
tıkabasa

gözbebeklerim pembe bulut
kadar
düşsel bir mutluluk haykırışında
sesini ver bana, kulaklarımdan
yok gibiliğinden var lığına
düştüğümde
var oldugunun şaşkın hâlime
yalın hâl katarken sana dair
ne olursa olsun
sesini
verdiğin andır, işte o zaman.
içten ve sıcak...
sıcak bir çorba..

hasta bir yatakta, hasta olarak bulunurken, hasta sözler sarf ediyorum.
hasta bir kişilik olmasam da kişi olarak hasta olmak, benim bahanem
bana ne denirse densin. mazeretim var, yatağım hasta.


ilgisiz

"gözlerime inan-a-mıyorum" nidası'na. inanıyorum.

fiske

kadın programlarını sunduran, sunan, katılan, gerçekten izleyen, alkışlayan, kendine yakın bulan...


dünyanın en büyük gücü, medyadır.

26 Kasım 2005

sinema

bloga ve -lara uzak kaldım epeydir. la panse sinema karelerini fırlatmış bu taraflara, geç de olsa gördüm. hadi dedik vesile olsun bu kareler yazmaya. şimdi yazayım dedim de, ben öyle resim ekleme ve açıklama falan yapamayacağım. şimdiden yok bi'şey. ilk aklıma gelenler;

-donnie darko
-GIA
-before sunrise ve before sunset
-run lola run
-mind hunters
-mullholand drive
-trois couleurs: bleu
-eternal sunshine...
-the life aquatic
-closer
-memento
-house of sand ang fog
-lilja 4-ever
-kill bill
-duvara karşı
-abre los ojos
-lost highway



işte bunlar var aklıma gelen. resim ve açıklama yok ama. zaten tüm açıklamalar sinema sitelerinde mevcut... acelem var ondan. evet :)

23 Kasım 2005

şimdi ama şu an değil

şimdi ben berbere gittim. şimdi gitmedim. hem içeride berber diyemiyorsun. eğ kafanı diyor. eğ lan kafanı diyince, arada bulunan lan'ı çıkarırsan cümlenin anlamı bozulmuyor. şimdi burada berber diyorum. berber. berber. kes dedim, makina ile. sac maç kalmasın, kalsın da az kalsın. yok dedi soğuk havalar. kafayı üşütürsün dedi. ikili oynadı. tamam dedim bildiğin gibi yap. kışlık kesiyorum dedi. ben sustum. zaten susuyordum, konuşmuyordum. merhaba ben erol. yanları yazlık kesmiş. merhaba.

19 Kasım 2005

as

farzet ki, şu an bulunduğun yerdesin.

mor-ör-s

bir umudu yaşatırken içinde, hiç olmanın anlamını düşünür müydü insan? hiç düşünülerek varılabilir miydi yokluğa? koşarken durmak-sızın var olmak ne derece geçerli bir tezdi?

olsa olsa bir mevziydi kaçışlarımız; son ve en büyük saldırıdan önce...

13 Kasım 2005

bu kez, defa kere

bir gün gelir de o gün pazartesi olursa
ve o gün gelir de ben o günde olmazsam
o gün, ben, o güne yetişememiş olursam
ya da gün benden önce gelmiş olursa,
ve o bana yetişememiş olursa,
işte o gün -hangi gün-
amerikan filmi kaçkını biri gelir de
kapımı bir gün önce çalarsa
ben de ona gününü gösterecek olsam
ama o gün benden sonra gelecek olsa.
gelecek o gün olsa, olacağı gün, bugün olsa
ve hatta o gün geçmiş olsa.
ve işte ben, günümü şaşırsam, gün de beni,
arada kaybolsam, bir arada iki derede,
bir gözüm dünden, diğeri yarından...
ben de bu satırlardan baksam.
sam sam sam.

yılın son çeyreği ben hep böyle olurum.
hep böyle olan yılın son çeyreği,
çeyrek kesmez beni.



sen öyle san.
san san san.

12 Kasım 2005

heya mol-a

düşümde bir ayna kırıldı. kendimi hiçbir parçasında göremedim. göremediğim her parçaya her bakışımda, ürktüm; anlam veremedim. vermek de istemedim. her parçayı tek tek topladım. bir ağaç aradım. zaten üzerindeymişim. bunun bir rüya olmadığını söyledim, aynaların düş kırıklıklarına, yapraklar sürtmeye başladı. o sese uyandım. uyandığımda uyuyordum. yoktun ya hani, işte yorgunmuşsun. ve zaten dinlenemeyeceksin.
şimdi ne dersem geleceğe ait. şimdiki zaman; gelecek zamandan, geçmiş zamanın çıkartılmasıdır. dilimleri aynı ve yutulur olduğu sürece. süre, sürece sürecek. sürece oldukça. sıkıldığıma anladığımda hazır cümlelerimle yaşamaya başladım. imarsız, plansız, programsız bir cümle cebim. elimi her atışımda cebime. elimin cebimde olduğunu farkettim. uyumak istedim. ayna kırıldı. başa döndüm.sonra ne oldu. öncesi oldu. ve yine. şimdi de sonrası. geleceğin geçmişe bölündüğü bir yerde buluşmak için...

5 Kasım 2005

4 Kasım 2005

bir paket ben

* sabah uyandığımda, uyanışımın sabaha olmadığını bilirim -yaşarım-
* hayatımda yer eden insanları –konu komşu, akraba, arkadaş v.s- sadece görünce bilirim. görmezsem unuturum, aynaya da o sebeple pek bakmam.
* bir ağaç dikmek için yakın ve güzel bir yer arıyorum, ölmezsem ona bakıp, kendimi iyi hissedeceğim.
* yaz gelince soğuk, kış gelince sıcak ister ya her insan, bir türlü ortası yoktur. her insanın sorununun –her örneğin büyüğü küçüğüne- bu olduğunu bilirim -düşünürüm-
* hayatın zor olduğunu bilirim(z), ama zor olanın hayat olmadığını da, bilirim-düşünürüm-

* msn’in her türlü eklenti “smiley”lerinden –varsayılanlar hariç- nefret ederim.
* windows’un açılış ve kapanış seslerinden nefret ederim.
* yeni çıkan bir ürünün, bir önceki modeline göre üstün özellikleri olmasına rağmen, bir önceki modelde bulunan bir özelliği barındırmamasından nefret ederim.
* winamp’ın 3.0 dan sonraki tüm versiyonlarından nefret ederim.
* işletim sistemi yüklenmesi, ardından sürücülerin, ardından gerekli programların v.s kurulumu işlemlerini içeren zaman diliminde bulunmaktan nefret ederim.

* yeni bir kıyafet aldığımda, aldığım yerden yeni kıyafetler üzerimde olarak çıkarım. artık eskileri elde taşıma vaktim gelmiştir. yenileri de zamanı geldiğinde…
* yemek yerken bıçak kullanmak zorunda kalmaktan nefret ederim, zaten kesmeyen bıçak kullanıldığı için, işi iyice zora sokuyorlar.
* sigara içmeyi seviyorum, bırakmayı denediğim zamanlar oldu ama neden bırakmam gerektiğini düşündüğümde hep bir sigara yaktım.
* yazdığım zamanlar benim en keyifli an’larımdır. bir sigara ve kahve eşliğinde. mutluluk annemin yaptığı pilav değildir. pilavın tadı hep aynıdır.
* telefonla kimseyi arayıp sormam. aranıp sorulurum. zamanla, aranmaz sorulmaz olurum. bu beni mutsuz etmez. çünkü mutsuzluk da annemin yaptığı pilav değildir.

* hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadığımı düşündüğüm zamanlar, ölüm aklıma gelir. ölmeyi düşündükçe ise sadece “hiç”lik.
* film izlemeyi çok seviyorum lâkin bir türlü izlemeye başlama, karar verme kısmını beceremiyorum. kitap için de aynısı geçerli.
* birilerine bir şeyler anlatmayı ya da bir şeylere yorum yapmayı pek bi’ seviyorum. ukala olduğumu düşünenler ve/veya söyleyenler için. evet öyleyim, bildiğin gibiyim, diyorum.
* yaptığım iş ve şu an ki yaşamım bana ait değil gibi, çıplak ayakla toprağa basacağım bir hayat büyütüyorum içimde…
* ve ben onu çok seviyorum, eğer o her kimse, biz beraber bir, her kimseyiz. ve elini tuttuğumda, hiç kimse…

3 Kasım 2005

sızıntı

girdiğin yerde bir delik,
sen girdin hayatıma,
ben sızdım
delik
ten

ben sızdıkça
sen kapladın
sen kapladıkça


hangi sonucu
çıkardın
sen
veya
o
veya
herhangi
biri

sonucun
sensin
seç.

ben artık
ben
değildim.


yoksa

sen artık
bir
bendin.

2 Kasım 2005

tamam iyi böyle

evde yaklaşık iki aydır yalnızım. yarın da bayram. eli öpülecek insan yok evde. kendi elimi öpeyim neyse o değil de perdeleri bile yıkadım ben. sigaradan sararmış zaten. iyi oldu. perdeye benzedi. asması sinir bozucu olsa da, ışığı yansıtıyor ev daha aydınlık görünüyor. istanbul’a gidecektim vazgeçtim; hava soğuk, yollar falan şimdi epey yoğundur. yorgunum, yol çekesim yok. abla bekliyor ama umarım anlayış gösterir. birbirinin tam olarak devamı olmayan cümleler kuruyorum. bir tane de bardak kırdım, önemli değil tek kalmıştı garip. uzun zamandır bu tip şeylerden bahsetmemişim. del pierro eskisi gibi oynayamıyor. psv dünkü kadroyla fenerbahçe karşısına çıkarsa, fenerbahçe’nin şansı sıfıra yakın. bayram için şeker almamışım. faturaları ödedim. ev sıcak, yarın bayram. ramazan bitti. tatil var, acayip mutluyum. bulaşıkları yıkamalıyım. iyi bayramlar efen’im ve perde iner.

1 Kasım 2005

ve ile de vurgunu

kurgu ve vurgu
kolkola girmiş
've' ile 'de' birbirine
biz ise; inadına olacak

döneceğimiz şehirler arıyoruz
yeni bir terk edişten önce

've' ile 'ya' birleşiyor veya
hafifletmek adına acıları
've' yağıyor 'ile' lerin üzerine
sen ile ben
senli benli
senle ben olana dek

ile...

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...