26 Şubat 2007

ben bağlacı

o kadar çok şey var ki, şimdi dünyadaki tüm bağlaçları burada toplayabilirim. "ve" ile "ki" gelirken "de" çıkagelir "ile" neden aranızda diye sorabilir. "yalnız"lık çıkagelir de, ben de bir bağlacım dostum derse ve ardından “ama, fakat” gelirse eğer, ben ne yaparım o kadar bağlaç içinde "ki" sorarım sana aslında hayat ve "ancak" hayat aslında. bu kadar mı karışır dünya. gözlerim kan kokmaya başladı, bu kadar eziyet yeter kendime, haydi kendim, al beni ve götür aynı bedene, aynı uykuda ve aynı rüyada, aynı yarına ulaşmaya...

aslında iki nokta

ben sıcacık odada iliklerime kadar titriyordum, sol gözüm yatmayı istiyordu, sağ gözüm ise günün aydınlanışını görmek. kendimde değildim. sanırım. belki de aklımdı bunu bana söyleten, ki ben bu cümleleri dudaklarımın arasından çıkarmadım.
hayat aslında ve aslında hayat.

otuziki

vakit, gece yarısını otuziki dakika geçmişti. ancak zaman böylesine otuziki geçmemişti hiç ve hiç bu kadar gözümün içine bakmamıştı.

22 Şubat 2007

tüm bu olanlar, tüm bu olanlar mı?

uyandığımda, uyuyan benime bakıyorum ve çemberin içinde buluyorum kendimi. merkezden kaçarken bir zaman birikintisinde boğuluyorum. aklımda hep bir şeyler var ve aslında bir o kadar da hiçbir şey yokken devam ediyorum kaçmaya... oysa tüm kaçışlarımın yine ve yine kendime olduğunun bilicinde olarak.
ne garip değil mi?
dündü zaman.
ne kadar garip ki, şimdi bugün ve her bugün, şimdi. aklım el vermiyor aklımı, ezer geçersin ve hırpalarsın. ama bil ki ben, sen aslında hiçbir şey yapmıyorsun sadece olağansın, belki de yalansın. ya da basit bir organik kimya ürünüsün. belki de tek suçun sabah uyanmaktır, uyanıp güne devam etmen ve her gün, şimdiki bugüne zarar vermendir.
ne garip değil mi?
dündü zaman.

21 Şubat 2007

bir gün şöyle bir şey olmuştu. işte böyle bir cümlenin şu anda kurulabilmesi için ben o zamanda ‘şöyle bir şey’i yaşamıştım. son zamanlarda diye başlayan cümleler, devamını getirecek kelimelerin de cakasını bozar. aynı ‘bir gün’de olduğu gibi. bir de, ‘hani’ vardır şiirsel anlatımlarda fiyakayı bozan. o an, işte böyle bir şeydi anlatılmak istenen.

20 Şubat 2007

çok pis döverim!

bazen kendimi hiç de kendime benzetemiyorum. kafamda o kadar çok şey dönüyor ki, ne yapmam gerektiğine bile karar veremiyorum değil, ne yapmam gerektiğine karar bile veremiyorumu dahi bulamıyorum. sence bunları yazmalı mıyım? yok hayır, yazmamalıyım, onları toparlamak, cümleye dökmek, sanki doğru anlatılması gerektiğine inanıyorum ve yazarken tekrar tekrar o düşüncelerin üzerinden geçmek istemiyorum, yoruluyorum. otobüs yolculuklarında kafamı cama dayayıp aklımdan geçenleri izliyorum. sürekli yeşil ve dağ görmekten bir farkı yok ve zaten bir süre sonra da baktığım yerde artık dağlar, taşlar, çimenler beliriyor. belirmek. delirmek.
uzakta bir yakın belirdi, yanına vardığımda çoktan uzakta delirmişti.


iyi ki doğdun!

19 Şubat 2007

biri_beni_durdursun@nokta.com

bu sabah yine uyanıp, yine işe gittim ve yine bitmeyen işleri yapabırakıp eve geldim. sonra da yazayım ulan bir şeyler dedim. ettim, geldim, gittim fasıllarını atabilirsem eğer bir şeyler anlatamamamın nasıl olduğunu anlatmaya çalışacağım. çok gezen mi çok yazar, çok okuyan mı? yazıyorsan geziyor musundur? yani, aldın beni benden be. bugün çok sövdüm mesela, çünkü çok üzerime geldiler. bu cümle bir şey anlatıyor gibi fakat ama lâkin ve esasen hiç bi halt anlatmıyormuş gibi de duruyor. evet bazı kelimeler, deyimler bir zaman sonra insanlarda bi işe yaramıyor. çok üzerime geldiler, gibi. artık bünye alışmıştır. bu bünye de uyuz bir şey olsa gerek. gerisi önemli değil zaten. üstü kalsın.

15 Şubat 2007

ondört 02

alexander graham bell, 1876 yılının 14 şubat’ında sevgilisini ihmal ederek telefonu icat etmiştir. sonra zaten telekom, turkcell, filan. evet sevgililer önemlidir ancak erkek adamın sevgilisi olmaz, hatunu olur. mesaj da çekmez, direk arar, sorar. birbirine çağrı atan sevgilileri de bu sitenin bana vermiş olduğu bu güzel fırsatı kullanarak buradan* kınıyorum.

* oturduğum yerden

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...