31 Mayıs 2005

Ev-ile-lilik

Nisan geliyor diye hazırdım salak olmaya,
"Evet", denecek O AN, eksilecek salak zaman..
Kabullenmiş ruhlar davetiyesi kapıma asılı olacak.
Zarfı acacak ve Hoşgeldiniz yazılı bir pusula karşımda..
Karşılanmış olmanın verdigi yalancı haz..
Ve köşelerim artacak zevkli palaz gibi..


Kapıyı aç-tıgın andan, kapayana kadar-dı hayat..
Artık; sahiplenmişlik kaygısızlıgı artana dek..
Surecek kapılar kapanmaya, ardına bakılmamaya..
Ve Artan zaman kapıya dondurecek seni ardına..
Hışımla acacaksın kapıdaki diger zarfı..
Ve ağlayacaksın sadece..



Cekip gitme duygusu kalacak sende...
Gitmelerine "engel" olacak kendin..
Başkaları adına düşünecek, düşlenecek..
Ama düşemeyeceksin zamandan..
Kaybolana eriyene dek, sıradan tatlar..
Hormonlu Hazımsızlık rehberleri,
Ve oleceksin kendi kabında sıkışarak..

[2004-21-06]

30 Mayıs 2005

Bak bugün ne yaptım..

Ahha..
saat 16 da uyandım..super uyudum.
Duş aldım..
Kahvaltı ettim..
Sınav yaklaşıyor.. Muhasebe calıstım..
Sigara içtim..
Kosheen dinledim. Hide u - Catch - Face in a crowd - Repat to fade..
Sınav yaklaşıyor.. Muhasebe calıstım..
Şeftali nektarı içtim.
Sınav yaklaşıyor.. Muhasebe calıstım..
Sigara içtim..
Sınav yaklaşıyor.. Muhasebe calıstım..
Gün yüzü görmek için sokağa cıktım.
Sigara içtim..
Eve döndüm..
Sınav yaklaşıyor.. Muhasebe calıstım..
Nete girdim..Sulanmış beynimin vermiş oldugu salaklıgı uzerimden atan kişi ile MSN de yazıstım..
Sigara içtim..
"Bak bugün ne yaptım.." ı yazdım..
"Ben bugün bişi yapmadım" ı anladım..

28 Mayıs 2005

Biri beni dur-dur-du...

Bugün "ölme"yi öğrendim...

[ "Ne de olsa herşeyi öğrenmek için; yaşamaya gerek yok tu"]

27 Mayıs 2005

evden once istasyondan sonra

İstasyondayım. Merdivenlerden yukarı dogru cıkmak uzereyken Buyuk bir bilboard cekti dikkatimi..
"BURAYA reklam Verin.. Yılda 59.000.000 Kişiye Ulaşın."

Bursa'nın nüfüs'u olsun 3 milyon. Nasıl olacak ki bu.. Tüm ülkenin, Bursa ya gelipte Metro istasyonlarındakio bilboardı görme şansı da yok, 1 yıl içinde.

59.000.000 kişi --> 59 milyon farklı kişi mi acaba. Böyle diyebilme haklarıda yok.
Düşündüm;
{
..Trafik kazasında 5 kişi öldü denildiğinde;
-5 farklı kişi ölmüştür..
-5 kişi öldü bunların 3 ü aynı. 2 si farklı ama biz yine de 5 desek.kadar salak bi ifade aslı-nda..
}

Dolayısıyla bu reklamda ki ifade dilimizde: "59 milyon farklı kişi olarak" açıklanabilir.Büyük bir YALAN var dı ortada..

Hayatıma renk [rengin, rengi belli degil] katmak adına ilgili makam ve ya kuruluşa bir şikayet te bulunsam hiç fena olmaz.
Ya da ilgili reklam firmasını arayıp;

...
Ben -Elim Şu an mouse uzerinde, baş parmağımda mouse un sol tuşu üzerinde "Send" butonuna basabilirim her an.
Firma -NE istiyorsunuz peki.
B-Renk istiyorum
F-Ne rengi beyefendi..
B-Bir "Cezbedici" cümle yüzünden ne haldesiniz şimdi.
F-Beyefendi amacınız nedir? Ne elde etmek peşindesiniz?
B-Bu soruyu oncelikle size sormalı. Ek olarak "Başım göğe erebiliyor mu ?" sorusunun cevabını arıyorum.
F-Ya Kardeşim manyak mısın? nesin git işine ya..
B-Abi sen misin? auhaha.... Peki; Bu 59.000.000 kişiden siz kacıncısınız? Ya da benim kacıncı oldugumu soyleyin. Ben de "Discard changes" e tıklayıp sizi rahat bırakayım.
F-Ben ilk gördüm, siz de 127. kişiziniz.
B-Hmm. Bu guzel cevap için size "Hadi leenn" çekeyim. Ya da panoya benim resmimi koyun ve 59.000.000 'uncu kişiye ödül verelim.. Bak bu fena fikir degil. Korkma işini elinden almam.
B-Zbam -telefon un kapatılma sesi {birgun sesleri yazıya dokecegim}-
......

Neyse eve gitmeli,
Ayaklarımı dikmeli,
Müziği açmalı,
Sigara yı yakmalı,
Vezni bozuk kafiye yapmamalıyım..

Bir Sabah tı yine Bu sabah

Sabah; işe gec kaldıgım sıradan bir sabah.. Gec saatte yataga girmenin ve 3 saatlik bir uykunun verdigi; yuzumdeki "yorgan, yastık, çarşaf karışımı" izleri..Ayna da gordum kendimi ve hiç sallamadım yüzümü.. "Gunaydın" ifadesizliği sarmış 4-1 yanımı..

Pantalon -Pantolon- ve gomlek giyilip sokağa atılma vakti.. Kulaklıklardan gelen müzik eşliğinde Metro ya yaklaşan adımlar.."Götür beni gittigin yere" düştü aklıma ve günün ilk "ayrıntı oyunu" ile başbaşa buldum kendimi; iki istasyon sonrasına kadar..
"Ben mi götürüyordum, yoksa Metro mu.."
Kendine Gel u-lan anlamında kulaklarıma düşen bir "Nada Surf - Popular" konseri..
Her taraf ter, uyku ve aç nefesler kokuyor...
Ezbere gidilen adımlar la artık masamdayım.. Masa'nın benim olmadıgına dair 2. bir oyun başladı. Herkes benim -aitlik anlamı var dı burada- masam diyor du sahibine dek.
Ama ben onu eve götürmek istedim bir keresinde vermediler.. Benim olmadıgını ve kandırıldıgımı hissettiğim aklıma düştü bu sefer, ta ki Telefon çalana dek..
Karşı ahizeyi tutan elin sahibi ile kucuk bir sohbet etmek istedim sanki bir an.. Hayatında bir girinti bırakabilirdim belkide... Açlığım ya da başka bişiler engel oldu..

Poğaça yiyecektim yine.. Üniversite yıllarında hergün yedigim ve artık nefret derecesine gelen o tat..
-Sinan poğaça yer misin? Ben sadece çay içsem yeter, canım istemiyor birşey...
Sigara ve açık çay ikilisi ile "patlamayan afyon" u ele almıştım o an.
Patla, Patla da işimize bakalım..

26 Mayıs 2005

Kelimelerin -ben hali

Yine O garip elbisem uzerimde..
"Karaktersizlik örneklemeleri" nden bir demet marul kadar salagim bugun.
Ne yazacagim edası ile beklerken, "Promises" takıldı kulagıma..Sonra masaya baktım, bitene kadar.Bitti. Sandalye başladı ve halı ve kapı ve ev ve yan ev ve sokak ve mahalle....
"Biten"den sonra, başka bir "biten" başlıyordu..
Az once bitirdigim "kapı" caldı... Biri veya Birileri hala kapı ya bakıyordu. Oysa ben bitirdim "kapı" yı.
"YOK" oldugumu anlatmaya başladım, sadece 3 dk zaman tanıdım kendime; içinde, beni YOK olarak gor ve git.
Toparladıgım cumleler, toparlanamama yı saglayacak kadar , kaybetmek istemedigim Zaman parcasının bana verdigi 3. el-di.
Sinirlendim...
Bunu sevmiyorum...Boş paket gordum yine.. En "sigara" lı zamanımda sigarasızlık; sinir hali.."
"Bu mereti bırak" lafı yine buldu biraz bosluk ve kendini su yuzune cıkarttı.Sadece "kapı" yı acıp sokaga atana kadar surecegini bildigim gibi hersefer..
Sonra-sı aynı, gitmeler - gelmeler ve her defasında geri dönüşler..

23 Mayıs 2005

Arkadasim Oku ve oyle Yap Su isi.

Bak dostum senle tel.de anlasamıcaz, aslında sakin olmalısın :) Herseyin ilacı zamandır, sabırdır, git şimdi evi topla ve duvarları beyaz renge boya... Tavan ı unutma ama...
XP yi kurmandan once, Makinandaki eth. kartlarını cıkart.onboard olan ethernet kartı ile yukleme yapacagız. Sp2 li XP yi kurarken, "CD den onyukleme icin bi tuşa basın " çıkınca basacaksın.. Restart ettikten sonra o yazı cıkınca bi daha basmıyacaksın..
XP kurduktan sonra Driver ları kur.. Ethernet kartının kuruldugunu gor ve PC kapatıp. Ethernet kartlarından birini tak ve aç. muhtemelen olacaktır.
Eger olmazsa, iki ethernet kartı çakışıyordur, PC kapatıp başka bir slota tak etherneti.. Sp2 li XP biraz canını sıkabilir, dakka başı soru sorabilir ve seni salak yerine koyabilir... Ama ne yaparsın hayat işte.. Norton 2005 i kur, Adaware SE ve Spybotu kur. Ondan sonra nete baglan..
Bişi olursa ararsın, istersen senle Turkcelin ozellhattt ı servisine falan gecelim. Daha ucuz falanmış, neyse abi cidden bunları yap aynen ama sırayla..Bu işi yaparken gergin ve sinirli olma, relax ol. "Sakınan göze çöp kaçarmış" boyle bi soz var biliyon mu sen pakalım hmm : ))
Unutmadan, AVG (avg70free_289a392.exe) programı var antivirus programı, onuda kur ve update et. Nortona gore daha ılımlı ve bi o kadar iş bitirici program ..

Yeni Kompozisyon Belgesi.txt

Yazıya "GİRİŞ" bölümü olan bu kısım, aslında "AŞK" başlangıcı
gibidir. Yüzeysel bakılır, hep birazdan neler yapılacagından, ilerleyen bolumde neleri anlatacagımızdan bahsedilir. Herşey 4/4 lüktür 4-ever..
"Gelişme Kısmı" na hoşgeldin.. Amaçlar bütünlüğünü elde etme sergisine dönüşecek bu bölümde oyuncuların kafası, focus olmuştur. Oyle; "elini şıplatarak", odaklanmış oyuncuları sahne dışına atacağını sananınız varsa, avuclarını sıkıca açıp uzun uzun yalasınlar. Yaladığınızı varsayıyor ve konuya genişlik kazandırmak için, Biraz susuyor sizi kendinizle başbaşa bırakıyorum..
...
...
...
...
Bu kadar yeter....
Sahiplenmişlik duygusu ile iki tarafta hareket eder.. Bir zaman sonra biri ilk önce sıkılacaktır.. Dışarıdaki hayat diyecektir, kendini içeride görererek.. "Buz kalıplarının oluşumu " donemine girilmiştir artık.. Kalıplaşan buzlar, erirken etrafa yayacagı serinlik, "soğukluk" olarak
yansıyacaktır.. " Gurur " ile ekilen meyvelerin artık serinliğe ihtiyacı oldugu bu anda, o "serinlik" gurur meyvesinin büyümesini saglayacak enerjiyi verecektir. Ve meyve dalından kopacak seviyeye geldiğinde; "Kalp, göz, beyin, Zaman" sarsıntıları yaşanır ki "meyve" dalından koptugu andan, yere düşene kadar ki an cok teklikelidir. Yeryüzü ile teması anında cıkardıgı o ses, "FOCUS" olan oyuncular için bir "STOP" hareketi olacaktır, yönetmen edasında...
Sonuç; kısmı işin hep en boktan kısmı olmaktadır. Bir deyim ve/veya birine ait bir söz ile pekiştirelim olayı ki;
Millet kulagına küpe yapsın.. Bİr de "Kulagında Küpe" si olanları unutmayalım diyerek. Onlarada bir yerlerden elma, armut atalım belki yerler..
"Uzun ince bir yoldayız"

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...