Evet.
İşaret bekliyorsun. Zaman zaman beklediğini unutuyorsun. Arada bir hatırına geliyor. Anlık duygu silsilesi yaşıyorsun. Ardından Lambaya püf diyorsun, Kendini sevmediğin zamanların oluyor. Neden sorusunu adını kullanarak soruyorsun. Kendine saygılı hitap ediyorsun. Fakat kendin sana cevap veremiyor. Cevapsız kaldıkça konuşmaların, kendini hırpalıyorsun, araya kırıcı sözler giriyor ve yine cevap yok. Bu anlık duygusal yoğunlukta, yorucu bir zaman akıyor yanıbaşında. Uyuyorsun; sana cevap veremeyen, kırdığın kendinle iç içe ve aynı yatak ve aynı beden ve aynı yastık üzerinde.
Uyanıyorsun.
Kalkıyorsun.
İşaret bekliyorsun. Zaman zaman beklediğini unutuyorsun. Arada bir hatırına geliyor. Anlık duygu silsilesi yaşıyorsun. Ardından Lambaya püf diyorsun, Kendini sevmediğin zamanların oluyor. Neden sorusunu adını kullanarak soruyorsun. Kendine saygılı hitap ediyorsun. Fakat kendin sana cevap veremiyor. Cevapsız kaldıkça konuşmaların, kendini hırpalıyorsun, araya kırıcı sözler giriyor ve yine cevap yok. Bu anlık duygusal yoğunlukta, yorucu bir zaman akıyor yanıbaşında. Uyuyorsun; sana cevap veremeyen, kırdığın kendinle iç içe ve aynı yatak ve aynı beden ve aynı yastık üzerinde.
Uyanıyorsun.
Kalkıyorsun.
Devam ediyorsun;
Geceye çöken karanlığın, içine de çöktüğünü fark edeceğin, bir sonra ki “anlık, karmaşık duygular silsilesi”ne kadar…
3 yorum:
"Umutsuzluktan bahsettiğim zamanlar oluyor, sonra, ve ancak çok sonra hatırlıyorum, benim umut!"
"Öze Uyanış,
Kazım Mızrak
Favori bölümüm: Uyuyorsun; sana cevap veremeyen, kırdığın kendinle iç içe ve aynı yatak ve aynı beden ve aynı yastık üzerinde.
Evet belki de her zamanki gibi kırdığımız kendimiz, ya da vardır ya klasik “içimizdeki çocuk”. Artık cevapsız çağrılar gibi yaşıyoruz. Arandığını biliyorsun, araman gerek, sürekli aklında ama erteliyorsun işte... nedensiz... Aslında hangimiz içimizdekiyiz? !Yoksa, “O” mu dışarıda. “Biz” mi içerideyiz.
Yorum Gönder