Duvara çarptım, bittikten sonra... Ölmediğim için, duvardan öncesinden silkindim.
Bu sözlerle başladığım yolculuğum halen sürmekte. Her geçen gün, körelmişliğimden sıyrıldığımı fark ettikçe “hayırlısı olsun” un içerdiği o derin anlamı çok iyi anlamış oldum. Kalbimi, elimde görebildiğim zamanlarım vardı duvarın ardında.
Çoğunluğun oluşturduğu değildi; doğru olan, azınlıkta kalanların da oluşturduğu değildi; doğru olan. Özgürlük değildi problem. “Bu benim hayatım” değildi problem. Milyarların içindeki yalnızlık değildi hüznümüz. Tek olmanın verdiği yalancı haz değildi arayışlarımız. Milyarların içinde ki diğer yalnız eşini aramak değildi hayallerimiz. Çoğul konuşurken kendimizi saymadığımız değildi ayıbımız. Kendimize armağan ettiğimiz yalanlarımız değildi, düşük vicdanlarımız. Örtbas etmek değildi, sevgimiz. ………………………
İşaretler içinde boğuluyoruz. Üç yanlış bir doğruyu götürmeyecek biliyoruz. Birileri doğrularımızı götürecek. Açığa çıkan her özgürlük vakfı eylemleri, kavramsal demokrasi üzerine yoğunlaştıkça, biz kabımız da yılan var mı? Diye soracağız. Teklik üzerine kurulan ve zeytinyağı üslubun da okşanan gururlarımız ile saltık ruh ikizi karmaşası yaşamayı tercih edeceğiz. Meşguliyetlerimiz olacak bizi uzaklaştıracak, O’ndan. Biz halen, biz olacağız…
Her yönden poyraz esiyor aklımın içine doğru.
Koşuyorum.
Düştüm.
Ayaktayım
Düşününce var olduğunu sananlardan mıydın sen de,
yoksa
Var olmak mı demişti birileri, yok olmayı göze alarak
Susuyorum.
Bir daha…
Gidiyorum.
Ardımdan bir ses;
Gençler bilse, yaşlılar yapabilse idi
Duyamıyorum
Affet
Düşüy…….
Bu sözlerle başladığım yolculuğum halen sürmekte. Her geçen gün, körelmişliğimden sıyrıldığımı fark ettikçe “hayırlısı olsun” un içerdiği o derin anlamı çok iyi anlamış oldum. Kalbimi, elimde görebildiğim zamanlarım vardı duvarın ardında.
Çoğunluğun oluşturduğu değildi; doğru olan, azınlıkta kalanların da oluşturduğu değildi; doğru olan. Özgürlük değildi problem. “Bu benim hayatım” değildi problem. Milyarların içindeki yalnızlık değildi hüznümüz. Tek olmanın verdiği yalancı haz değildi arayışlarımız. Milyarların içinde ki diğer yalnız eşini aramak değildi hayallerimiz. Çoğul konuşurken kendimizi saymadığımız değildi ayıbımız. Kendimize armağan ettiğimiz yalanlarımız değildi, düşük vicdanlarımız. Örtbas etmek değildi, sevgimiz. ………………………
İşaretler içinde boğuluyoruz. Üç yanlış bir doğruyu götürmeyecek biliyoruz. Birileri doğrularımızı götürecek. Açığa çıkan her özgürlük vakfı eylemleri, kavramsal demokrasi üzerine yoğunlaştıkça, biz kabımız da yılan var mı? Diye soracağız. Teklik üzerine kurulan ve zeytinyağı üslubun da okşanan gururlarımız ile saltık ruh ikizi karmaşası yaşamayı tercih edeceğiz. Meşguliyetlerimiz olacak bizi uzaklaştıracak, O’ndan. Biz halen, biz olacağız…
Her yönden poyraz esiyor aklımın içine doğru.
Koşuyorum.
Düştüm.
Ayaktayım
Düşününce var olduğunu sananlardan mıydın sen de,
yoksa
Var olmak mı demişti birileri, yok olmayı göze alarak
Susuyorum.
Bir daha…
Gidiyorum.
Ardımdan bir ses;
Gençler bilse, yaşlılar yapabilse idi
Duyamıyorum
Affet
Düşüy…….
2 yorum:
"Saatler seni çaldığında özlemlerim başlıyor ve yokluğunun bir habercisi gibi geliyor üzerime düşlerim, çaresiz ağlıyorum."
herkesin tutunacağı bir dal var zaten. Göremediğimiz belki de görmek istemediğimiz belki de başka bir sebepler silsilesi ama var tek bir dal.
1
Yorum Gönder