yağmurun şehri felç ettiği bir akşam geçiyordu üzerimden. sıkıntılı bir yolculuğun ardından kendimi evde buluyordum.
çıplak hissediyordum kendimi; hissizlik elbisesi bedenime işlenmiş. o yarım yamalak hâlimle kendimi unutmuşken kendimde, elektrikler kesildi; acı veren bu karanlık; akşamın karanlığını da katmerlendirdi ve ben sus pus oldum kendime; kendimle.
içime dönmüş hâlime, seni de katarak, yatağa uzandım. düşünceler ektim yastığıma; damla damla. yastığa damlıyordu düşüncelerim; kimi zaman kırmızı, kimi zaman pembe, bazen de siyaha çalıyordu rengi. sonrasını hatırlamıyorum. rüyama girmiştin, bunu uyandığımda fark ettim; senin o eşsiz kokundan; aklımdaki kokundan… gözlerimi açtım senin tadın vardı üzerimde. toparlayamadan o “sen” ve “sensizlik” hâlimi, bir kesinti daha. bu kez hem gecem karardı hem sensizliğim… olduğum yere yığılmışım; avuçlarım sımsıkı… sanki kaybetmek istemezmişçesine…
çıplak hissediyordum kendimi; hissizlik elbisesi bedenime işlenmiş. o yarım yamalak hâlimle kendimi unutmuşken kendimde, elektrikler kesildi; acı veren bu karanlık; akşamın karanlığını da katmerlendirdi ve ben sus pus oldum kendime; kendimle.
içime dönmüş hâlime, seni de katarak, yatağa uzandım. düşünceler ektim yastığıma; damla damla. yastığa damlıyordu düşüncelerim; kimi zaman kırmızı, kimi zaman pembe, bazen de siyaha çalıyordu rengi. sonrasını hatırlamıyorum. rüyama girmiştin, bunu uyandığımda fark ettim; senin o eşsiz kokundan; aklımdaki kokundan… gözlerimi açtım senin tadın vardı üzerimde. toparlayamadan o “sen” ve “sensizlik” hâlimi, bir kesinti daha. bu kez hem gecem karardı hem sensizliğim… olduğum yere yığılmışım; avuçlarım sımsıkı… sanki kaybetmek istemezmişçesine…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder