otobüsten indiğimde, nereye geldiğimin bile farkında değilken, gözlerim senin nerede olduğunu arıyordu. onca insan var etrafımda, bana sadece kuru kalabalığı çağrıştıran. seni arıyor gözlerim ve sende gözlerim, aradığımı bulmuştum; odak noktası. insanlar hızlıca koşuştururken sadece ikimiz vardık yeryüzünde; zamanın durmuş olduğuna şahit olan. ellerimiz boş gelmiştik, sadece ellerimiz ellerimizde olacaktı. aynı anda atılan bir adım, aynanın yansıması gibiyiz, aynı duygular, aynı soluk, aynı bakışlar ve derken ışıklar söndü. insanlar kayboldu. otogar gökyüzüne çekildi. ortalık sessiz sedasız, çöl fırtınası bitmiş gibi; biletler havada uçuşuyor birazdan yağacak yağmurun habercisi bulutlar, güneşi karartıp, ayı çıkartıyor. gök gürültüsü ve ardından sert yağmur taneleri düşüyor yere. tam o sırada ayın kapısı açılıyor, iki yağmur damlası alıyor ve götürüyor bizi… içerisi karanlık.. tekerlekli sandalye üzerinde götürülüyoruz. bir kapı önünde duruyor yağmur taneleri ve kapının ardındaki sessiz çığlıkları avuçlarımıza dolduruyorlar, tekrar ilerliyoruz....ve bir adım daha atıyoruz. sana sarıldığım an bir çöl fırtınası daha… hızlı çekime rağmen yavaş hareketlerimiz, yarına ait güneş doğuyor üzerimize. gözlerimizde iki damla; yağmur damlası..
3 yorum:
Ehühe.. İşlerimi bitirdim blog turu atayım dedim.. Erol'u sona ayır.. Müziğin sesini kapat.. Yazısına konsantre ol.. İki kere oku.. Anla.. Gerçekten de güzel bir aşk sahnesi.. Bir tek tekerlekli sandalyeyi bir yere oturtama. Ama olsundu.. Onu da düşünmeli idi..
mirim,
iyi bir yorum doğrusu, takıldığın yer ve bunu açıklayış tarzın çok güzel. katkılı bir yorum olmuş.
şöyle izah edeyim:
birbirlerine sarılmadan bir adım öncesinin anlatıldığı zaman dilimine ait olması ve hâlen birbirlerine dokunamamış olmalarından dolayı; "bir eksiklik, yarımlık, eksik hissetme" anlamında kullandım tekerlekli sandalye ifadesini.
Bilmediğini sor öğren.. Mutlu ol.. Sağol.
Yorum Gönder