27 Eylül 2005

zaman

akrebin peşinden mi koşuyoruz yoksa yelkovan mı iteliyor bizi? saniyenin üzerinde hızlıca dönüyoruz da farkında mı değiliz? günlerin yavaş, yılların hızlı akması hangi akrep ve yelkovanın oyunudur? zaman, saatin içinde mi gizlidir? yoksa saat mi zamanın? dünya mı onu, o mu dünyayı döndürür? aynaya baktığımda gördüğüm şey zaman mıdır? aynanın bana gösterdiği şey zaman mıdır? havadaki azot miktarı zamandan fazla mıdır? ciğerlerimize soluduğumuz zaman mıdır? soludukça bizi büyüten, büyüttükçe yaşlatan, zaman mıdır? saat durunca zaman durmaz, zaman durunca saat durur mu? zamanında varamamak, saatinde gidememiş olmak değil midir? elma düşerken, tas yüzerken yine akıp giden şey zaman değil midir? zaman hepimizi görmedi mi? her yaratığı tanımadı mı? hepimizin içine işleyip bize bir şeyler düşündürtmedi mi? bu kadar şeyi zamana mı bağlıydı yoksa zaman mı bu kadar şeye bağlıydı? ben tek siz hepiniz diyen zaman mıydı? kral tahtında kurulu olan o değil midir? bundan yüzyıl sonra, şu an hayatta olmayan milyarların da takılacağı şey zaman değil midir? doğarken de akan, ölürken de akmayacak mıdır? ölürken aksa da ben ölünce zaman bitmeyecek midir?
bitecektir. ben ölünce o da bitecektir. zaman, işte o “zaman”…

Hiç yorum yok:

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...