11 Ekim 2005

ilk nokta

insan bildiğini aramaz. bulduğunu aramaz. bir dönem takıldığın sürüklendiğin bir konu alır uzaklaştırır bazen seni asıl olandan. boşluk dersin sürüklendiğin her neyse onun soluk aralarında, tekrar dönersin soluksuz sürüklenmelerine. soluğun kesilir, dalgalara karşı yüzersin, dur bi soluklanayım dersin, yine kendine dair esas sorular dalgaların ararsından su yüzüne çıkar, yüzüne çarpar. bir anlık sözler verirsin kendine ve her zamanki gibi tutamadığın sözler, sadece dalgaya o kulacı tekrar atana kadar sürer bu söz vermeler ve bu döngü tekrar alır götürür seni. zamanı ve zamanını geride bırakarak… satırları okurken ya soluk arasında olacaksın ya da soluklanacaksın okurken ve yine kendine sözler vereceksin, ta ki yazıdaki son noktayı görene kadar… ben de hepimize inat bu sefer koymayacağım o noktayı; son noktayı

Hiç yorum yok:

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...