altı yıldır aynı işi yapıyorum ama halen daha alışamadım. demek ki ben bu değilim, başka bir şeyim. ama neyim onu da bilmiyorum. konuyu da hemen bitirdim. hayatıma ikinci bir şık arıyorum, tek şık olunca her şey doğruymuş gibi…
doktor uzun uzun anlattı, o kadar uzun anlattı ki, bu virgülden sonra bağlayacak bir cümle bile yazamadım bak. bir önceki cümlenin içerisinde “o derece” sözü de geçmeliydi gibi, sanki. ama şunu diyeceğim, kısaca siktir et dedi bana doktor. doktor bu sözleri sarf ederken, üzerinde nescafe yazan kırmızı bardağını, sağındaki küçük masaya doğru yavaşça bırakıyordu. bardağı bırakırken oturduğu koltuktan hafifçe öne doğru eğildiği için gözlüklerinin üzerindeki aralıktan bana bir bakış atıyordu, cam açıktı ve hafif bir rüzgar krem rengi perdeyi biraz içeri doğru havalandırınca doktorun gözleri o yöne doğru kaydı işte tam o sırada bir şey olması gerekiyordu içeri birileri girip doktoru öldürmeli ve bana silahı doğrultmalı ama ben blogu yazan kişi olduğum için ölmemeliyim. ölmüyorum laan, sürekli olmasına rağmen alışamıyorum sadece. bana bir b şıkkı verilsin, yine de yanlış olanı işaretleyeceğimi bile bile…
6 yorum:
lan karşim,
2 şıklı olmuyor malesef..
ya tek şık olucak ya 4
bazen yedekten e şıkkı da koysalar yine 4 şıkkın var unutma.
ara ve bul.
ölmeden önce.
böyle de güzel olmuşmuş tema, ben geç farketmiş olabilirim. gugıl ridır diye bişey var ya ondan.
İnsanın şıklarının olması bile zor kılmıyor mu hayatı zaten?
:)
wanna run,
özlemişim seni ve yorumlarını. umarım iyisindir. :)
barış manço bir şeyler diyordu:
"içimde bir ben var, benden öte benden ziyade" onu da mı götürdün yanında, ki belki de o seni götürdü yanında?
:)
:) Çok güzel diyormuş Barış Manço... Hatırlattın, iyi geldi bak.
Kaçamadım kısaca, ne zaman baksam "karşımdayım" çünkü! :)
sevdim..
Yorum Gönder