1 Ağustos 2005

bekleyiş...

Seni gördüğüm anda, seni bana isteyen tanımsız devinmelerim oluyor, beden kaybı yaşıyor ardından yitiyor bilincim ve düşüyor çevresinden aklımın, aklım çekiyor bulut misali seni ve su niyetine buhar ediyor, bırakıp damlalarını tane tane kalbimin ortasına döküyor. Kitabımın cüzleri, cüzlerimin sayfaları, sayfalarımın satırları ve kelimelerim hep seni yazıyor, seni karalıyor ve sana tükeniyor kalemlerim ve karakalem çalışıyor gidip gelen yüreğim, tutarsız kalp atışlarım, sıfıra yakın nabzım, parlayan gözlerime ışık tutuyor içimdeki derin kasırgalarım. Işığının dibi görünmezken, dipsiz karanlığımı aydınlatıyor nurun ve etsiz bir kemik, kemiksiz bir et oluyor bedenim, ayrılıyor birbirinden ki seni bekliyor gelesin de buluşturasın bizi ve acısı dinsin ve unutayım sensizliği ve tekrar gideceğini düşünmeden kalayım bedenimle, yarınlarıma vereceğin dirlikle kalayım ayakta, ölmeden göreyim seni bir kez daha, hiç olmayacaksa gönder hayalini rüyama… Tekrar ediyor bu yürek, ey nurum; “Gel artık, bekletme beni...”

1 yorum:

Erol dedi ki...

duygu,
erolsu olsun bu yahu, olmaz mı? :=)

ligeia,
yorumunun altına cuk diye;

Gel artık..
Kimsen gel artık..
Sancılarım var yalnızlığa dair..
Bekletme beni…

Her günü, gece olsun diye bekleyen ben
Seni de beklemekteyim “gece” ler den..
Yüreğimde ki taşmış sevginin sahibi..
Gel artık..

Hayatıma “sebep” olacak Sen..
Çık artık, gizlendiğin yerden..
Vakit dar, ne bugün ne yarın..
Bekletme beni..

Uyandığım uykular eksik tadıyor.
Sabahın ilk ışıkları acı veriyor,
Gel artık..
Bekletme beni..

erol simsek

bu da benden sana armağan olsun ;=)

yıl olmuş kaç, sen hala ne?

bir alttaki yazı ile bu yazı arasında 15 seneden fazla zaman var. neredeyse 6000 gün. altıbin adet doğmalı batmalı gün. hepsi de adrese tesl...